Bir yerinden başlarım sandım.

Bir yerinden başlarım sandım.
Arka sokaklarda, arka odalarda, yataklarda kırılmaz sandım sesim.
Gündüze küskün yıllarım, geceye aşık saltanatımla baş ederim sandım adını bir türlü koyamadığım yalnızlığımla.
Olmadı.
Yanıldım diye başlar oldu her satır.
İntihar senaryolarım kendi filmlerini çekmeye başladı.
Sen yoktun.
Olman da beklenemezdi aslında.
Çünkü eğer sen olsan siyaha boyanmazdı düşlerim.
Sen olsaydın, ‘Çok içme.’ derdin çünkü.
Sen yoksun.
Sigaramı alkolle yakıyorum.
Çevre kirliliğine katkım olmasın diye, kibrit kutularındaki tüm ters dönmüş, kullanılmış kibritlerle kirli bir geçmişim var diye.
Sen yoksun diye ziyan oluyorum.
Ziyan ediyorum ****** gülüşleri.
Alışveriş merkezlerinden korkuyorum, sinemalardan, konserlerden, kısaca senin beni bıraktığın kalabalık dolu yalnızlıktan.
Hatırlamıyorum seni.
Neye gülerdik en çok, neden kızardın sen, nasıldı sesin, en çok nerede el ele tutuşmuştuk, nasıl seviştik biz seninle, tenin tenimde hangi iklimi yaşadı?
Bilmiyorum.
Hatırlamıyorum seni.
Yoldan geçen bütün yabancılar sensin artık, göz göze gelmemek için kaldırım taşlarını saydığım.
Bir barda garsonsun birama votka katan, sinemada yer göstericisin ‘Buradan daha iyi görürsünüz bayan.’
Buradan seni görür müyüm?
Ve en çok hiç tanımadığım babamsın.
Ölmeden yüreğimin orta yerine mezar taşını diken!
Sen şimdi gittin ya,
Yoksun ya,
Her şey sensin artık, herkes sen.
Ben seninle kimdim?
Bulamıyorum.
Saatler zamanı göstermiyor artık.
Sanki giderken sen, tüm hayatımı bir valize sığdırıp beraberinde almışsın gibi, bulamıyorum gözlerimi, seni sevmek için kirlettiğim ellerimi.
Hiç senin olmamışım gibi, hiç benim olmamışsın gibi, sanki on beş günü ben saymamışım gibi.
Kaybolup gitti filmin o kısmı.
‘Neden durdu?’ diye sorduğumda; ‘Cd’nin burası çizilmiş.’ dediler.
Kalbimin neresi çizildi sevgilim?
Benim canım sevgilim, söyler misin bu kadar mı çaldık hayattan da o da bizden ikimizi aldı?
Bulamıyorum.
Hatırlamıyorum seni.
Ben hep yanılıyorum sen gittiğinden beri.
Özlemedim diyorum hayalimdeki fotoğraflara.
En çok onlarla konuşuyorum.
Kendime küsüyorum, başka herkesin yalanlarına inanıp kendi söylediği yalanlara bir türlü tutunamayan bana.
Acı biriktiriyorum sana, ihanet ve pişmanlık saklıyorum koynumda.
Belki günün birinde sen hatırlarsın beni diye.
Belki günün birinde bıraktıklarını almaya gelirsin diye?
Masal bu ya!
Hani sonunda gökten o üç elmanın hiç düşmediği.
Olmaz mı?
Boşver sevgilim olmayacak.
Ben çilek seviyorum.
Seni seviyorum hala, altı yaşında ve çok kırgınım.
Özlüyorum bir kabus gibi, otuz yaşında ve çok çirkinim.
Bana yer olmayan hayatımı yaşıyorum.
Öyle sanıyorum.
Öyle sanıyorlar.
Nasıl olsa hatırlamıyorum seni.
Bulamıyorum ya.
Her geçen gün biraz daha yanılıyorum.
Geçti diyorlar.
Bilirsin insanlar konuşmayı seviyorlar.
Beni bilirsin onlar konuşurken dinlememeyi seviyorum.
Boşversevgilim, ben içinden hala seni sayıyorum.
Saydıkça eksiliyorum.
Matematiğim yetişmiyor günlerin hızına.
En iyisi diyorum çıkıp içmek, evde bir film izlemek, kediyi sevmek.
Kısacası Boşveriyorum seni.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder